HABERLER
BAŞANTRENÖR ORHUN ENE ``DİĞER TAKIMLARLA ARAMIZDA BÜYÜK FARKLAR YOK``
23.02.2016

Türkiye Basketbol Federasyonu resim yayın organları tbf.org.tr ve tbftv.org Başantrenörümüz Orhun Ene'yle gerçekleştirmiş olduğu röportaj.

Türkiye Basketbol Ligi’nde lider koltuğundan inmeyen TOFAŞ’ın Başantrenörü Orhun Ene, namağlup sürdürdükleri maraton adına mütevazı konuştu. Her şeyin play off müsabakalarında şekilleneceğine dikkat çeken Ene, Kaloyan Ivanov’un geçtiğimiz haftalarda aldığı ceza ve oyuncunun yaşadığı pişmanlık ile ilgili de içten açıklamalarda bulundu. Takımın bugüne kadar yürüdüğü yolda işini yapma şeklinin kendisini memnun ettiğini ifade eden tecrübeli antrenör, kazanabilecekleri kadar çok maç kazanmak istediklerini ve play offlarda altı galibiyet hedeflediklerini dile getirirken sadece mağlubiyetlerden değil, galibiyetlerden de dersler çıkarıldığını söyledi. (Röportajın videosuna ulaşmak için tıklayınız.)

“Önümüzde Zor Geçecek Maçlar Var”

-Sezona favori takımlardan biri olarak başladınız ama ligi bu derece domine edeceğinizi tahmin ediyor muydunuz?
Orhun Ene: Esasında henüz bir başarı elde etmedik. Ligde normal sezon bitmiş olsa ve biz otuz dört tane maç kazanmış da olsak play off müsabakaları sonuçlanana kadar hiçbir şey belli olmayacak. Tabii takımımı hem motivasyon hem konsantrasyon anlamında takdir ediyorum. Ne kadar iyi bütçeli, başarılı sporculardan kurulu bir ekip olsanız da özellikle Türkiye’de takım konsantrasyonu sağlama sorunu var. Bizim takımımızda ise işini iyi yapmak isteyen ve kulübü de bu anlamda yukarı çekmek amacında olan sporcular var. Bu açıdan çok olumlu bir özelliğimizden bahsetsek de güzel işleri play off döneminde de gerçekleştirmemiz lazım. Bugüne dek önemli bir fikstür avantajımız vardı, şimdiden sonra ise beş altı tane çok zorlayıcı deplasman mücadelemiz olacak. O maçlardaki performansımız play off sıralaması için asıl konumumuzu belirleyecektir.



“TBL’de Play Off Maçlarında Saha Avantajının Pek Önemli Olduğunu Düşünmüyorum”

-Bu sene TOFAŞ ve Acıbadem Üniversitesi ligin en kuvvetli iki takımı olarak gösterildi… Yine de geride kalan maçlarınıza baktığımızda Eskişehir Basket, Akhisar Belediye gibi sizi Acıbadem Üniversitesi’nden daha çok zorlayan takımlar olduğunu gördük… İki iddialı takımın mücadelesi neden başa baş gitmedi?

Orhun Ene: Ben iki üç sezon önce Darüşşafaka Doğuş ile beraber çalışırken, Acıbadem’in şimdi yaşadığı sıkıntılara benzer sıkıntılar yaşamıştım. En başında çok güçlü bir organizasyon ile yola çıkamadılar ve bazı geç kararlar almanın şanssızlıkları oldu. Acıbadem Üniversitesi, son derece güçlü bir kurum, çok iddialı bir oyuncu kadrosu ve kaliteli bir teknik ekipten oluşuyor. Sporu da iyi bilen bir başkanları var… Her ne kadar bahsettiklerim çok önemli avantajlar olsa da burası da kolay bir lig değil… Ben, daha önce Darüşşafaka Doğuş ile elde ettiğim tecrübeler ışığında çok erken bir takım kurma yoluna gitmemiz gerektiğini biliyordum ve erken de antrenmanlar yapmaya başladık. Acıbadem’in böyle bir şansı olmadı… Bir de ben şöyle görüyorum; biz onlarla maç yaptığımızda onlar tam olarak hazır değillerdi. Lig devam ettikçe, play off maçlarına doğru onlar da daha iyi duruma geleceklerdir. Kimyadaki bir takım eksiklikleri tamamlayacaklardır. Oynadığımız ligin Süper Lig’den farklı olan tarafı şu; burada saha avantajı diye bir şey pek yok. Bu sebeple play off maratonuna en üst sıradan ya da alt sıralardan dâhil olmanın pek fark edeceğini düşünmüyorum. Süper Lig’de play offlarda saha avantajı azami önem taşıyor ama TBL’de play off sıralamasına aşağılardan girip şampiyonluğa ulaşan takımlar olduğunu gördük. Eskişehir ve Akhisar maçlarından da bahsedecek olursam, her maçın kendi içinde hikâyeleri olduğunun altını çizmem gerekir. Örneğin biz Akhisar maçını Ivanov’un ceza aldığı dönemde oynadık ve o yaşadığımız durum tüm takımı psikolojik olarak etkilemişti. Eskişehir maçı ise düşüşe geçtiğimiz bir dönemde oynanmıştı. Oyuncularımın şöyle bir özelliği de var ki bu beni çok mutlu eden bir şey… Önemli maçlara çok iyi konsantre oluyorlar ve sahip oldukları potansiyelin yüzde yüzüne yakınını hem organizasyon hem efor olarak ortaya koyabiliyorlar. Düşüşlerimizin olduğu maçlar mutlaka olacaktır ama önemli olan galibiyete uzanabilmektir.



“Ivanov Hatasının Farkında Olduğu Gibi Çok Üzgün ve Pişman”

-Sizin de bahsettiğiniz gibi, iki hafta önce, Melikşah Üniversitesi’ni ağırladığınız maçta oyuncunuz Kaloyan Ivanov rakip takımın oyuncusu Barbaros Bozkurt’a sert bir dirsek darbesi ile müdahalede bulunmuş ve 8 maç ceza artı para cezası almıştı. O olay üzerine konuşacak olsak neler söylersiniz?
Orhun Ene: Konuya şöyle başlayayım, ben bunu Kaloyan ile de konuştum… Maç içinde ne olursa olsun bu şekilde bir tepki vermesi kesinlikle yanlış. Onun verdiği tepkiyi haklı çıkarabilecek hiçbir şey söz konusu olamaz. Herhangi bir ‘ama’nın arkasına sığınmak istemiyorum. Bir ceza aldı ve aldığı cezaya hem o saygı duyuyor hem de biz saygı duyuyoruz. Sportif başarı kadar, basketbolumuz ile topluma başka mesajlar vermeyi de amaçlayan bir kulübüz. İnsanların aldığı cezalarda hafifletici sebeplerden ötürü bir takım indirimler oluyor ama biz hafifletici sebebi olsa bile oyuncumuzun profesyonelliğinin bu davranışı yapmasını engellemesi gerektirdiğini düşünüyoruz. Ivanov tabii ki çok tepki gördü ve o görüntüler çok üzücü görüntüler. Ben maç esnasında olayı görmemiştim ve olayın bu kadar vahim olduğunu fark etmemiştim. Tabii bu benim için bir mazeret değil; bir teknik adam olarak olayı görmem ve bir reaksiyon vermem gerekirdi… Hepimizin boş bir anına geldi, hiç beklemiyorduk… Bir anlık delilik diyebileceğimiz bir şey… Kaloyan bu cezayı aldığı için çok üzülüyor, biz de takım olarak böyle bir şey yaşadığımız için üzülüyoruz. Bugüne kadar hem saha içinde hem saha dışında bize karşı hiçbir olumsuz davranışı olmamış olan Ivanov’un da yaşadığı pişmanlık ve üzüntüye şahit olduğum zaman onun iyi bir insan olduğunu görüyorum. İnsanlar bazı suçları işlemiş olsalar dahi hatalarını kabul edip, pişmanlık duyup cezalarını çektikten sonra onlara tekrar yer vermek de toplumun görevidir bence. Hata yapıldıktan sonra bunun kabul edilir tarafı olmaz ama bizim için bazı parametreler de var. Geçmişte buna benzer hiçbir davranışı olmaması ve olayın ardından yaşadığı üzüntü onun da hatasının bilincinde olduğunu gösteriyor.



“Diğer Takımlarla Aramızda Büyük Farklar Yok”

-Ekipteki oyuncuların ‘iyi insan’ olması belki de takım kimyasını ve aile havasını oluşturmak ve bu özellik ile başarıya ulaşmak adına en önemli unsur olabilir… Siz de bu noktada bir hayli şanslısınız diye düşünüyorum…
Orhun Ene: Ben de hem şanslı olduğumu düşünüyorum, hem de bir antrenör olarak bu konu üzerinde çaba harcayıp emek sarf ettiğimi de söylemeliyim. Benim için oyuncular ile yaşadığım diyalog ve aramızdaki ilişki çok önemli. Onların da birçok konuda sorumluluk hissetmesi gerektiğine inanıyorum. Onların yapması gereken her şeyi onlara söyleyen, komutlar veren bir insan olarak orada durmak yerine yaptığımız işin mantığını açıklayan ve tehlikeli noktaları, dikkat edilmesi gereken şeyleri onlara söyleyen kişi olmaya çalışıyorum. Takımın hem basketbol hem de yaşam adına kenetlenmesini sağlamayı seviyorum. Bu anlamda da oyuncularımızı seçerken dikkatli davrandık. Fakat yine söyleyeceğim ki bugün olumlu şeylerden konuşuyoruz ama bu konuştuklarımızın hiçbiri bizi şampiyon yapmayacak. Bence şu etapta bazı şeylerin iyi olduğunu görüp konuşmak da tehlikeli bir durum arz ediyor. Akhisar maçını son bir dakikada kazandığımızı unutmamalıyız; diğer takımlarla da aramızda büyük farklar yok. Play off maçlarına yaklaştıkça da farklar iyice yok olacak. Büyük mücadelelerin yaşanacağı haftalar bizleri bekliyor. Yine de bugüne kadar geldiğimiz yolda işimizi yapış şeklimiz beni memnun etti açıkçası…



“Sadece Mağlubiyetlerden Değil, Galibiyetlerden De Dersler Çıkarılır”

-Namağlup devam ettiğiniz sezonda, hiç maç kaybetmemiş olmak bir dezavantaj yaratabilir mi? Örneğin bir mağlubiyet alsanız bu durum psikolojik olarak bir kriz yaratır mı?
Orhun Ene: Bizim ülkemizde böyle enteresan bir algı var… Bazen bana da söylüyor insanlar, ‘Acaba bir iki tane mağlubiyet alsanız daha mı iyi olurdu’ diye… İnsanlar mağlubiyetlerden ders çıkarılacağını düşünüyor ama ben konuya öyle bakmıyorum. Mağlup olmak için mağlup olunmaz ki… 20 maç kazandıysak neden 30, 40 maç da kazanmayalım? Maç kazanırken de dersler çıkarılabilir… Bu anlamda belli birikim ve kapasiteye sahip bir teknik ekibiz. Kazanıyoruz diye kendimizi kandırıp, gerçekleri göremeyecek halimiz yok. Galibiyetler yüzünden yanlışlarımızı öteleyip bu durumdan zarar görecek kadar da dar görüşlü değiliz. Kazanabildiğimiz kadar maç kazanmalıyız. Biz başarıya ulaşamayıp bu ligden bir üst lige yükselemezsek, bu durum da sürekli maç kazandığımız için değil; yeterli derecede iyi olmadığımız ve eksiklerimizi göremediğimiz için olur… Ligi en iyi şekilde oynayıp, play off maçlarında altı galibiyet almayı hedefliyoruz, bizim için en önemli nokta bu.

Röportaj: Şansın Tokyay

Kamera: Yasin Saraç

Fotoğraflar: Fehmi Özgüler & Mustafa Kemal Makinacı